31 Ağustos 2014 Pazar

Konusuz Bir Yazı

Takip edilme oranını da hiçe sayarak ben yazmaya devam ediyorum. F4F burada da mı hakim olmaya başladı yoksa demekten kendimi alamadım. Sabah serinliği dediğimiz şu sıralarda muhteşem bir oku yayılıyor ortama: Kahve! Sıcacık kahvem ve kulağımda çalan son günlerde çok fazla dinlediğim Sezen parçalarından biri eşlik ediyor bu yazıma başlarken.

 Bu gecenin konusuna gelince "Konusuz Bir Yazı".

 
    
    Önceki yazılarımda hep kurgulardım nasıl yazsam acaba buradan mı başlasam yoksa şöyle mi giriş yapsam diye düşünür dururdum neyse ki fotoğraflarımı silmemiştim fotoğraf sıkıntısı çekmiyorum.
Uzun süredir kafamı kurcalayan o kadar çok şey oldu ki neyse ki hepsini tek tek aştım. Bilmiyorum başıma bir daha bela olacaklar mı ama kendi huylarımdan en nefret ettiğim iki huyumdan vazgeçmeliyim sanırım: Kıskançlık ve Kin. İkisi de birbirinden beter bir huy. Kinim sayesinde çoğu seyi aşıyorum bu huyumdan fazla nefret ettiğim söylenemez ama kıskançlık konusunda nefretinde ötesine geçtim artık. Aynı yukarıda da belirttiği gibi kıskançlığım benim kendi kendime acı çektirme zevkim. Kıskanılmayı seviyorum ama kıskanmak beni biraz agresif bir hale getiriyor buda duygularımı yıpratıyor.  Sevgilime karşı olan bir yıpranma değil ama bu. Sanırım yanında ki arkadaşlarına vs. Çünkü bu kadar baş etmeye çalışırken kıskanma duygusunun kafamın bir kenarında şeytandan bile daha fazla vesvese oluşturması beni daha da agresifleştiriyor. Hele birde o an sevgilime ulaşamıyorsam of sormayın gitsin.



   İlk olarak okuduğunuzda sunu diyebilirsiniz " Güven eksikliği yaşanan bir ilişkiyle yüz yüze.", aslında evet bir bakıma yazımdan bunu çıkartabilirsiniz ama sevgilime güvenim sonsuz. Sonsuz bir güvenin getirisi bana rahatlatma duygusunu aşılasa da bu beter his- kıskançlık- beni bitirecek sanırım. Burcumun da pek etkili olduğunu sanmasam da yine de evet onunda etkilerini gözlemleyebiliyorum üzerimde.

 
 Bunu kendi kendime aşmaya çalışma çabalarım hızlı bir şekilde ilerlese de mutlaka bir yerde patlak veriyor ve buda beni sinir etmekten beter ediyor. Birkaç gündür doğru düzgün konuşamıyor olsak da sevgilimle her zaman aramızdaki güçlü bağ bizim iletişimimizi koparmıyor. Uzakta olsak da uzakları yakın kılmayı başarıyoruz. Eee ne demişim bir zamanlar ben:

"Ne kadar uzak olursan ol yakınsındır şah damarımdan,
  Ne kadar yakın olursan ol uzaksındır Kaf dağından."

Kıskançlığıma dizgin vurmakta ilk başlardan daha
çok tecrübeliyim sanırım ya da bana öyle geliyor olmalı.

Kinime gelince, O benim en sevdiğim. Çoğu şeyi unutturan tek hissim. Birini unutmak istiyorsan kin ve nefretini ön plana çıkarmalısın ki o yavan ve pislik duygulardan kurtulasın. Hiç bu konuda deneyim olmadı demeyin çoğumuzun bu konularda bir deneyimi var elbette. Oysa ki olmadığını savunuyorsanız nasıl unuttunuz hayatınızı mahvedenleri?

İyi geceler dostlar,
 Savaş

Gözlerinin İçinde Kaybolduğum'a ;

Gözlerine baktığımda kaybolduğum doğrudur.
Öyle bir dünyasın ki, düzenin bozulmasın diye,
Yaşamaya korktuğum doğrudur


2 yorum:

  1. O'na okadar bağlısın ki onu kaybetme korkusu kıskançlık duygularını besliyor.

    YanıtlaSil
  2. Hoş geldin diyelim... :) Sevdiğini kıskanmak iyidir, tatlı tatlı kapışmak, kriz geçirecek boyutlara ulaşmadığı, onun nefes almasına engel olmadığı sürece... Diğeri ise düşmanını çok düşünmektir, kin uyanık tutar adamı... Uzun süre uyumayan insan otokontrolünü kaybeder... Aman dikkat... Bu kez uzun soluklu olmasını dilerim yazılarının :)

    YanıtlaSil